Garipçiler/I.Yeni (1941)


           Garip hareketi 1941 yılında Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat'ın birlikte çıkarmış olduğu Garip adlı kitapla birlikte başlamıştır. Topluluğa "Garip" adının verilmesinin nedeni, bu kelimenin "alışılmadık, değişik, uzak düşmüş ve gurbette kalmış" anlamlarına gelmesi ve bu topluluğun şiir anlayışını yansıtığı için uygun bulunmuştur. (Garip adını öneren Cahit Yamaç'tır.) (Garip şiirinden ilk bahseden ve destekleyen Nurullah Ataç'tır.)

          Garip şairleri, ilk şiirlerinde dönemin şiir anlayışlarını takip etmiş ve Batı şairlerinin şiirlerinden etkilenmişlerdir ama bu üç şair şiirlere bir farklılık getirmek istiyorlardı. Oktay Rifat bu durumu şöyle anlatır: "Başka, bambaşka bir şiir hasreti ikimizinde içinde. Ben, yeni bir şiir yazmışım, Orhan'a okumaya pek cesaret edemiyorum. Çünkü ne vezni var ne kafiyesi. Hem de birkaç satırlık bir şey... Adı: Saksılar (...) Bir ara boş verip okuyuveriyorum. Orhan kolay coşmaz. Coşuyor. Şu işe bakın o da cebinden dört satırlık bir şiir çıkarıyor. Adı: Kelebek. Raymond Radiguet'ten tercüme etmiş. Bu sefer coşmak sırası bende. Sarmaş dolaş oluyoruz. O bambaşka şiire il adımı attığımızı biliyoruz. Üç dört gün içinde bu çeşit şiirlerden bir sürü yazıyoruz." 

                Garip adlı şiir kitabında Orhan Veli'nin yirmi dört, Melih Cevdet'in on altı, Oktay Rifat'in yirmi bir şiiri ve Oktay Rifat, Orhan Veli'nin ortaklaşa kaleme aldıkları iki şiiri bulunmaktadır. Orhan Veli, Garip'in ön sözünde şiir hakkındaki düşüncelerini açıklamıştır. Bu üç şairinde imzasının bulunduğu ön sözdeki düşüncelerin tamamı Orhan Veli'ye aittir. Bu üç şairin aralarında ufak tefek görüş farkları olmakla birlikte görüşleri birbirini desteklemektedir. 

                  Garip ön sözünün şiir hakkındaki düşünceleri şunlardır:
  • Şairaneliği reddeder. Şiirde imge, mazmun gibi kavramlara karşıdır. (Şairanelikten tamamen uzak değillerdir, ironiyle karışık bir dilleri vardır.)
  • Önemli olanın kelimeler değil, kelimelerin arkasındaki gerçekler olarak görmüşlerdir. Şiirlerinde ironik bir dil kullanmışlardır. 
  • Eski şiire ait tüm kalıplarının yıkılmasını gerektiğini düşündükleri için vezin ve kafiyeye karşı olmuşlardır. (ilk serbest şiir hareketi) (Ahengin sadece vezin ve kafiye ile sağlanmadığını savunur.) 
  • Şiirde edebi sanatların kullanılmasına karşıdırlar. 
  • Şiire sanatkaranelikten uzak kaba kelimeler girmiştir. (Örnek: Abdullah Efendi'nin nasırı/Kitabe-i Seng-i Mezar)
  • Şiire; doğalıklık, basitlik ve saflık getirmeyi amaçlamışlardır. Az sözle çok şey anlatmayı amaçlamışlardır. 
              Garip dönemine kadar şiir, belli bir çevrenin dışına çıkamamıştır. Garip'le birlikte her şey şiire konu olmuştur. (güzel ya da çirkin) Garip şiirinin beslendiği kaynak halktır. Halktan insanlar şiire konu olmuştur. Oktay Rifat şiirlerinde, halk şiirinden yararlanmış ve halk şiiri niteliğinde eserler vermiştir.

           Garip şairlerinin bu düşüncelerinde eski olan her şeyi yıkmak, şiire bambaşka bir yenilik getirmek isteği vardır. Cemal Süreyya, Garipçiler hakkında şunları söylemiştir: "Orhan Veli büyük atılımını yaparken şiirden değil, şiir olmayandan çıkıyordu. Amacı, sanki, yeni bir şiir türü yazmak değil, eski şiiri yıkmak, onu itibarsızlaştırmaktı... Bu bakımdan eski şiirde ne varsa Orhan Veli ve arkadaşlarının şiirlerinde o yoktu. Bir çeşit eski şiirin tersi yazılmaktaydı."

               Orhan Veli, serbest nazmı ve şiirde tam bir serbestliği savunmakla birlikte yazdığı makaleler birbirleriyle çelişmektedir. Bazı yazılarında divan şiirini sevdiğini belirtmiştir. Garip'ın ortaya çıktığı yıllar II. Dünya Savaşı'nın patlak verdiği yıllardır. Bu nedenle bu grubun içindeki şairler, girilebilecek savaşa hazır olmak amacıyla askere çağrılmıştır. Askerden geri döndüklerinde ise üç şair de kendi yoluna gitmiş topluluk dağılmıştır. Orhan Veli tek başına Garip'in ikinci baskısını yapmış ve bu sefer sadece kendi şiirlerini yayımlamıştır. Bu kitapta "Garip İçin" adlı ön sözde eski arkadaşlarına sitem etmiştir. 

                 Garip şiiri, dönemin şiir anlayışının tam zıttı bir duruş sergilemesi nedeniyle oldukça fazla eleştirilmiştir. Özellikle Kitabe-i Seng-i Mezar şiirine Yusuf Ziya Ortaç ağır eleştirilerde bulunur: "Vezin gitti, kafiye gitti, mana gitti... Ey Türk gençliği! Sizi bu hayasızlığın suratına tükürmeye davet ediyorum." diyerek garip şiirini yerden yere vurmuştur ama Ortaç'ın beklediğinin aksine gençlik, bu yeni şiire tepki göstermemiş; tam tersine ilgi duymaya başlamış ve Orhan Veli'nin isminin duyulmasını sağlamıştır. 

           Garipçiler; Garip akımı öncesinde Yaşar Nabi Nayır'ın çıkarmış olduğu Varlık dergisinde, Garip akımı sonrasında ise Orhan Veli ve arkadaşlarının birlikte çıkardığı Yaprak (1949)dergisinde eserlerini yayımlamışlardır. 


               Garipçiler:
  • Orhan Veli Kanık
  • Oktay Rifat Horozcu
  • Melih Cevdet Anday









Yorumlar