1901'den sonra Servet-i Fünûn topluluğunun dağılmasıyla birlikte Türk edebiyatında bir boşluk oluştu. 1901-1908 yılları arasında istibdadın da etkisiyle Servet-i Fünûn gibi etkili olan bir edebiyat akımı onun hemen arkasından gelemedi. Bu aralıkta Servet-i Fünûn sanatçıları kendi kabuklarına çekilmekle birlikte edebiyat dünyasından tamamen kopmamışlar ve II.Abdülhamid'in aleyhine yazdıkları yazılar elden ele dolaşmıştır. II.Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle birlikte de yeniden yayın hayatına hızlı bir giriş yapmışlardır.
1908'de Servet-i Fünûn sanatçılarının yeniden yayın hayatına girişiyle birlikte yeni nesil sanatçılarla arasında çatışma ortaya çıkmıştır. Yeni nesil sanatçılar ilk başlarda birbirinden farklı gazete ve dergilerde yazmalarına rağmen bu çatışma ortamında bir araya gelmeye karar verdiler. 20 Mart 1909 tarihinde Hilal gazetesinin matbaasında ilk toplantılarını yaptılar. Bu toplantıda kendi edebiyat ve sanat eğilimlerini kamuoyuna açıklayıp bir edebiyat topluluğu oluşturmaya karar verdiler.
Yeni nesil sanatçılar bu topluluğa ilk olarak Ahmet Haşim'in önerisiyle Sinâ-yı Emel adını vermeyi düşünmüşlerse de, bu ad aralarında kabul görmemiş ve Faik Ali'nin önerisi olan Fecr-i Âtî adı kabul edilmiştir. Bu toplantıda ek olarak Fecr-i Âtî adında bir dergi çıkarma kararı almalarına rağmen Servet-i Fünûn'un yeni nesle kapılarını açmasıyla birlikte dergi çıkarmaya gerek kalmamış, eserlerini bu dergide yayımlamışlardır.
Türk edebiyatında ilk kez beyanname yayımlayarak bir edebi topluluk kurma özelliğini gösteren Fecr-i Âtî sanatçıları yayımladıkları beyannamede edebi anlayışlarını ortaya koymaya çalışmışlardır. Beyanname Servet-i Fünûn'da 24 Şubat 1910 tarihinde yayımlanmıştır. Bu metnin içeriğinde edebiyatın sadece bir eğlence aracı olmadığı onu ciddiye aldıklarını açıklamışlardır. (Bu düşüncenin ilk temsilcileri Servet-i Fünûnculardır.) Ayrıca Servet-i Fünûn'un geçmişte kaldığını kendilerinin ise gelecek olduklarını vurgulamaktadırlar. Dil, edebiyat ve toplumsal ilerleme, Batı edebiyatındaki yenilikleri takip edip bu yenilikleri duyurma ve edebiyat ve düşünce konuları üzerine konuşmalar yapma, yazılar yayımlama gibi şeyleri bu topluluk amaç edinmiştir. (Beyannamede sanatı şahsi ve muhterem olduğunu ifade ederek ferdiyetçi bir anlayış benimsediklerini göstermişlerdir.)
Fecr-i Âtî topluluğu her ne kadar kendisini gelecek olarak nitelendirse de şekil ve içerik açısından Servet-i Fünûn edebiyatından farkını ortaya koyamamıştır. Servet-i Fünûn'un önemli isimleri olan Tevfk Fikret, Cenap Şahabettin, Halid Ziya gibi sanatçılara yazılarında saldırmışlar ancak onların eserlerini gölgede bırakacak derecede başarılı eser verememişlerdir. Bu nedenle bu topluluğun sanatçıları herhangi bir yenilik getiremediği gerekçesiyle eleştirilmişlerdir. Ayrıca Genç Kalemler dergisi Fecr-i Âtî'nin dil ve üslubunda konuşma dilinden uzak olması ve sadece bireysel konulara yönelişi nedeniyle suçlamıştır. Bu suçlamalar sonucunda Fecr-i Âtîciler üyelerinin sanat anlayışında tamamen özgür oldukları, her üyenin kendi istediği doğrultuda yazabileceğini savunmuşlardır. Sonrasında ise topluluk dağılmaya ve bazı isimlerin Milli Edebiyat topluluğu içerisinde yer almasıyla sonuçlanmıştır.(Ali Canip, Celal Sahir gibi)
Fecr-i Âtî topluluğun başkanlığını ilk olarak Faik Ali, sonrasında Celal Sahir, Fazıl Ahmed, Hamdullah Subhi gibi isimler yapmıştır. Fecr-i Âtî edebiyatının oluştuğu dönem istibdattan hemen sonra mevcut ortamın sağladığı rahatlık nedeniyle sosyal ve politik konuların yeniden edebiyatta ele alınabildiği, batılılaşma çalışmalarının yeniden hız kazandığı bir dönemdir. Bu nedenle Fecr-i Âtî'nin karşısında olanlar sanatın toplumdan bağımsız, sosyal sorunlara karşı ilgisiz olamayacağını savunmuşlardır. Fecr-i Âtî'nin bireysel konuların dışına çıkamaması kısa zamanda yerini Milli Edebiyat'a bırakmasına neden olmuştur. Bu nedenle Fecr-i Âti dönemi Servet-i Fünûn ve Milli Edebiyat arasında bir geçiş dönemi olmuş köprü görevi görmüştür.
Fecr-i Âtî dil, üslup, konu ve sanat anlayışı bakımından Servet-i Fünûn'un devamı olarak görülse de Fecr-i Âtî'nin oluştuğu ortam çok farklıdır. Bu dönemde Balkanlarda giderek artan isyan ve bağımsızlık hareketleri, yeni gelen hükumetin ülkeyi yönetmekte tecrübesiz ve yetersiz oluşu, kapıya dayanmış olan dünya savaşı ve belirsizlikler aslında Fecr-i Âti'yi farklı bir oluşum olarak gösterir. Ayrıca bu topluluğa bağlanan sanatçılar edebiyata yeni bir yön vermek istemişler ama bunu nasıl ortaya koyacaklarını bilemedikleri için tam olarak başarılı olamamışlardır.
Fecr-i Âtî topluluğunun ana yayın organı Servet-i Fünûn dergisi olsa da Musavver, Şiir ve Tefekkür, Şehbâl gibi dergilerde de eserlerini yayımlamışlardır. Sanatçılar şiirlerinde sembolist ve empresyonist; roman ve hikayelerinde ise realist ve natüralist akımları benimsemişlerdir.
Fecr-i Âtîciler edebiyat teorisi ve tenkidi alanlarında aktif olmuşlardır. Yakup Kadri, Mehmet Fuad, Ahmet Haşim gibi isimlerin bu dönemde yazdığı makaleler önemlidir.
Fecr-i Âtî Sanatçıları;
- Ahmet Haşim
- Emin Bülent Serdaroğlu
- Tahsin Nahid
- Celal Sahir
- Hamdullah Subhi
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Refik Halid
- Şehabeddin Süleyman
- Faik Ali
- Ahmed Samim
- Emin Lâmi
- Cemil Süleyman
- Abdülhak Hayri
- İzzet Melih
Yorumlar
Yorum Gönder