Türk Edebiyatında Mehmet Rauf

           

            1896 yılında Servet-i Fünûn hareketine katılan Mehmet Rauf, dönemin ikinci romancısı olarak gösterilir. Yazın hayatına hikaye, makale ve şiir ile başlayan sanatçı; Eylül(1900) romanı ile birlikte tanındı. Bir Zambak'ın Hikayesi adlı hikayesinin müstehcen bulunması nedeniyle askerlik görevinden çıkarılan Mehmet Rauf, hayatının geri kalan döneminde kalemiyle geçimini sağladı.

               Mehmet Rauf''un edebiyata olan merakı küçük yaşta okuduğu kitaplar ve babasıyla birlikte gittiği tiyatrolar sayesinde başlar. İlk hikayesi Düşmüş'ü Halid Ziya sayesinde Hizmet'te yayınladığı zaman henüz on altı yaşında olan Mehmet Rauf,  Halid  Ziya ile dost olmuş ve dostlukları sonraki dönemlerde de devam etmiştir. 

                Mehmet Rauf romanlarında bireyin iç dünyası, karakterlerin psikolojisi önemli bir yer tutar. Romanlarında geçen olaylar, verilen psikolojik durumun büyüklüğüyle orantılı olarak basit veya karmaşık bir kuruluşa sahiptir. Eserlerinde arada farklı unsurları yerleştirse de Servet-i Fünûn romanlarının genel özelliği olan romantik duyguları ve hayalleri işlemiştir. Sosyal çevre tasvirlerine önem vermeyen sanatçı eserlerinde bireyi ön plana çıkartır. Konularında bireyin iç dünyası temel alınmasına rağmen Eylül dışındaki romanları psikolojik roman olarak değerlendirilemez. İlk psikolojik roman olma özelliğine sahip olan Eylül, kurgu ve dil hatalarına rağmen türünün en başarılı örneğidir. Hikayelerinde ise romanlarında olduğu gibi santimantalizm, alınganlıklar, marazi aşklar, ölüm ve hastalık gibi konular işlenmiştir. 

               Mehmet Rauf'un tiyatrolarında teknik açıdan zayıflıklar göze çarpar. İlk tiyatro eseri olan Cidâl'in tiyatro tekniğine uygun olmayışını Pençe adlı tiyatrosunun ön sözünde 'tiyatro tekniği edebiyata feda edilmiştir' şeklinde açıklar. Mehmet Rauf'un tiyatrolarındaki halk dilinden uzaklaşma durumu Servet-i Fünûn'daki diğer tiyatrolarda da söz konusudur. Bunun nedeni olarak da tiyatronun o dönemde sahnelenmek için değil okunmak için yazılması, tiyatro binalarının  kapatılması, siyasi ve sosyal baskı olarak gösterilebilir. II.Meşturtiyet'in ilanından sonra tiyatro ile aktif bir şekilde ilgilenen sanatçı Darülbedayi'nin yönetim kurulunda yer almış, onu çeviri olmak üzere toplam on beş tiyatro eseri yazmıştır.

               Edebiyata ilk ilgi duymaya başladığı yıllarda  Rauf Vicdanî ismini kullanmış olan  sanatçı, üslubundaki eksiklik, gramer hataları gibi eksiklikler nedeniyle Halid Ziya'nın ulaştığı başarıya ulaşmamıştır.

                Başta Servet-i Fünûn dergisi olmak üzere Şehbâl, Şebâb, Yeni Ses, Payitaht, Vakit gibi çeşitli gazete ve dergilerde yazılarını yayımlatan sanatçı Mehâsin ve Süs adlı kadın dergilerini çıkarttı.

                Eserleri:

  • Eylül (Roman)
  • Ferdâ-yı Garâm (Roman)
  • Genç Kız Kalbi (Roman)
  • Karanfil ve Yasemin (Roman)
  • Böğürtlen (Roman)
  • Son Yıldız (Roman)
  • Define (Roman)
  • Kan Daması (Roman)
  • Halas (Roman)
  • Cerîha (Roman)
  • Âşıkaane (Hikaye)
  • İhtizâr (Hikaye)
  • Son Emel (Hikaye)
  • Bir Aşkın Tarihi (Hikaye)
  • Hanımlar Arasında (Hikaye)
  • Menekşe (Hikaye)
  • Üç Hikaye (Hikaye)
  • Safo ve Karmen (Hikaye)
  • Pervaneler Gibi (Hikaye)
  • Mazide Bir Günah (Hikaye)
  • İlk Temas İlk Zevk (Hikaye)
  • Aşk Kadını (Hikaye)
  • Eski Aşk Geceleri (Hikaye)
  • Kadın İsterse (Hikaye)
  • Cidal (Tiyatro)
  • Pençe (Tiyatro)
  • Sansar (Tiyatro)
  • Siyah İnciler (Mensur Şiir)











Yorumlar